Eğitim-Sen Tarsus Şubesi’nde toplanan platform üyelerinin yanı sıra Kilikya Nehir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Verde Özuğurlu da katılım gösterdi.
Toplantının açılışında konuşan Eğitim-Sen Tarsus Şube Başkanı Bülent Keser, tepkisini dillendirdi.
Ardından tüm katılımcılar adına söz alan Kilikya Nehir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Verde Özuğurlu ise şu açıklamayı yaptı:
“Daha önce Samandağ’dan Mersin’e kadar yurt içinde ve yurtdışında pek çok kurum ve kuruluş aracılığıyla Suriye’deki drama dikkat çekmeye çalıştık.
Meydana gelen olayların ferdi olaylar olduğu konusunda yapılan ısrarlı itirazların gerçekçi olmadığını ve HTŞ’nin barış söylemlerinin içinin boş olduğunu anlatmaya çalıştık. Ve bu olayların bir Alevi soykırımının habercileri olduğunu ilgililere anlatmaya çalıştık.
Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör ve duymak istemeyen kadar sağır değildir!”
Nitekim ön gördüğümüz ancak kesinlikle temenni etmediğimizin olaylar hem de yoğun bir şekilde gerçekleşmeye başlamıştır. Yaklaşık üç gün önce, tüm dünya kamuoyunun önünde Suriye’nin sahilinde Alevi soykırımı resmen başlamıştır. Sadece bu birkaç gün içerisinden katledilenlerin sayısı 5 bin civarındadır.
Tabii ki, her zamanki gibi bir kısım medya kuruluşları bu katliamları “Esat artıklarının ayaklanmasına karşı yapılan masum müdahaleler” olarak gösterme çabasındadır. Ancak bizzat katliamı yapanlar tarafından yayınlanan videolar bunu açıkça yalanlamaktadır. Katliamlar belli bölgelerde ve belli şahısları hedef alarak değil, tüm sahil köylerine yayılmış bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu kadar kısa zamanda böyle organize bir katliam, bu olayın önceden planlandığının bir göstergesidir.
Katliamı yapanlar dahi “Sahili Alevilerden temizleyeceğiz!” sloganları atıp amaçlarının Alevi soykırımı olduğunu çekinmeden ilan ederken bazı medya kuruluşlarının ve sözde insan hakları havarisi olan Avrupalıların “Devlete karşı kalkışılan bir isyan” olarak tanımlayıp olayların üzerini örtmeye çalışması ne kadar da trajik ve insanlık adına utanç vericidir.

Bırakın desteklemeyi, bu olaylara sessiz kalmak dahi suça doğrudan ortak olmaktır.
Şimdi, tekrar ve şiddetle Birleşmiş milletlerin ilgili kurum ve kuruluşlarına, Avrupa Birliği’nin ilgili kurum ve kuruluşlarına sesleniyoruz.
Suriye’de gerçekleşmekte olan Alevi soykırımına bir an önce son verilmelidir.
Geçen her saat birçok masum insanın katledilmesine, birçok kadının kaçırılmasına ve tecavüze uğramasına neden olmaktadır.
Ve özelde de Devletimize, Türkiye Cumhuriyeti idarecilerine sesleniyoruz:
HTŞ’nin bu zulmüne bir önce dur deyiniz ve bu zulme engel olunuz. Kayıtsız şartsız vatansever olan Alevilerin Suriye’deki masum akrabalarını, Alevi olmaktan başka hiçbir suçu olmayan bu insanları bu zulümden kurtarınız. Biz biliyoruz ki, Devletimiz bu kudrete sahiptir.
Ve tüm dünyada kendini insan olarak tanımlayan her bir bireye sesleniyoruz:
Bu olaylar sona erene kadar bu zulmü duyurunuz ve olaylara gözünü ve kulağını kapatmış olan yetkilileri harekete geçirmek için elinizden geleni yapınız. Aksi takdirde tarih bizi en ağır şekilde yargılayacaktır.”