Bir Ramazan günü malum partinin, parti binasında iftar yemeği verilir. Yemekler, tatlılar, yenir; çaylar, kahveler içilirken oruç üzerine de sohbet edilmektedir.Mevzu oruç olunca getir götür işini yapan hizmetliye parti genel başkanı şaka-vari sorar.
-Senin de borcun var mı efendi?
Hizmetli:
-Var efendim, diyerek başlar sıralamaya, mahalle bakkalına 10 bin, mahalle kasabına 5 bin, ev sahibine…
Genel Başkan sorusunun anlaşılamadığını düşünerek, şu açıklamayla birlikte sert şekilde soruyu tekrarlar:
-Ben onu sormuyorum efendi oruç borcun var mı?
Hizmetli:
-Kusura bakmayın Sayın Genel Başkanım oruç borcunu ancak Allah sorar diye biliyorum! Sizin soracağınız olsa olsa kul borcu olabilir düşüncesiyle öyle yanıt verdim!
***
BİZİM EVE DE BUYURSUN!
Politikacının biri Ramazan’da hiç evine gelmez, boyuna davetli davetsiz iftarlara gidermiş.
Bir akşam birisi politikacının evine gelerek eşine:
-Bu akşam sizin efendiyi filan yerde iftara davet ediyoruz, buyursunlar, deyince,
Politikacının eşi derin bir iç geçirir ve:
-Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir gece de kendi evinde iftara buyursun!
***
BUNLARI RAMAZANA VERİN
Vaktiyle Dini bütün politikacının birisi her şeyin en güzelini bir yana ayırır,
-Hanım bunu Ramazan'a sakla dermiş.
Gel zaman git zaman Ramazan ayı gelmiş, güzel güzel yemekler pişmeye, iftar sofraları dolup taşmaya başlamış.
Günlerden bir gün kapıya bir dilenci gelmiş ve Allah için yardım istemiş.
Kadın:
-Adın ne senin? Diye sorunca,
Dilenci:
-Ramazan demiş.
-Ramazan mı? Dur öyle ise diyerek içeri koşturmuş ve evde ne kadar ayrılmış güzel yiyecek, içecek varsa hepsini poşetlere doldurarak uzatmış;
-Al bunları, bizim bey sana saklıyordu!!!
***
ÇAYIMI İÇİM GELİREM
70 li yılların sağ-sol çatışmasında, binlerce canımızın yitip gittiği kötü dönemde.
Bazı kendini bilmezlerin oruç tutmadıkları halde, başkalarının oruç tutmamasını sorun haline getirdikleri bilinir.
İşte o zamanlar da; Erzurum kahvelerinden birinde insanlar iftar vaktinin gelmesini beklerken, içeriye biri hızla ve şiddetle girer:
-Abi çabuk goşu gelin bi tenesi orucuni basır, cigara içirdi gözümün ögünde…
Kahveden biri cevap verir:
-Ola tamam bi dur neye fenikisen, ambu çayımi içim gelirem!
***
ORUÇ FARZ SAHUR SÜNNET
Yine dini bütün politikacılarımızdan biri her gün hanımını zorlayarak sahura kaldırıyor, yemek hazırlatıp sahur yiyormuş, sonra da Orucu yiyormuş!
Bir gün, beş gün bu böyle sürerken; kadın artık dayanamayarak:
-Ula herif sende hiç vicdan yok mu? Orucu tutmuyorsun ama bana zorla Sahur hazırlatıyorsun?
Politikacı:
-Oruç farz.sahur sünnet değil mi?
Kadın:
-Evet.
Politikacı:
-E hanım konu komşuya farzı gösteremiyoruz, bari sahurda lambaları yakalım da sünneti görsünler!
***
POLİTİKACININ ORUÇ NİYETİ
Oruçla arası iyi olmayan bir politikacıya iftar sofrasında sorarlar:
– Oruca nasıl niyet etmeli?
Politikacı tıka basa yedikten sonra cevap verir:
– Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı.
***
AKLINIZDA BULUNSUN: -Ölüm döşeğindeki Padişaha Veziri sorar:
-Devletlûm kabir taşınıza ne yazdırmamı istersiniz?
-''Dün altımda olanlar, bugün üstümde'' yazdır Paşa!
