Temel, AKP li bir arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını keser.
Biraz ötede sağlık ocağı vardır,
Temel: -Ben şurada pansuman yaptırayım, der ve içeri dalar.
İçeri girince karşısına iki kapı çıkar.
Birinde, ''Hastalıklar'' ötekinde,''Yaralar'' yazılıdır.
-Yaralar kapısından girer.
Yine önünde iki kapı çıkar.
Birinde ''Et'', ötekinde ''Kemik'' yazmaktadır.
-''Et'' kapısından girer.
Yine iki kapı çıkar karşısına.
Birinde ''Önemli'', ötekinde ''Önemsiz'' yazıları vardır.
''Önemsiz''kapısından girince kendini sokakta bulur.
AKP li arkadaşı heyecanla sorar:
-Nasıl, bi saniyede tedavi ettiler ''sağlıkta devrim yapılmış'' değil mi?
-Yok tedavi etmediler ama saniyeler içinde ki organizasyon müthiş!
***
ÖLÜMDEN KORKAN POLİTİKACI
Ölmekten çok korkan politikacının birisi doktora gider:
- Doktor ölümden korkuyorum; bana ömrümü uzatacak bir ilaç verebilir misiniz?
Doktor:
- Bunun ilacı yok ama alkol, sigara, kumar ve palavradan uzak durur; günde 10 saatini de TBBM de geçirirsen faydasını görürsün.
Politikacı:
-Yani daha mı çok yaşarım?
Doktor:
-Aşağı yukarı öyle… Çünkü saatler ve günler daha yavaş geçerL
***
TÜRKİYE'NİN AVRUPA MACERASI
YIL 2050. AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
- Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
- Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçeyi yasaklıyorum.
-Efendim onu 5 yıl önce yaptılar, Türkiye'de Türkçe mi kaldı? İngilizcenin yanında artık Arapça, Afganca, Özbekçe gibi diller konuşuluyor. Hatırlamıyor musunuz?
- O zaman söyle Kıbrıs'ı versinler.
- Efendim onu da 20 yıl önce verdiler zaten.
- O zaman söyle Güneydoğuya özerklik versinler.
- Aman efendim, Türkiye'de Güneydoğu mu kaldı? Bağımsız devlet kuruldu(!)
- O zaman söyle, Ermeni soykırımını tanısınlar.
- Efendim, sadece Ermeni değil, Pontus, Yunan, Bulgar, Rus, Ukrayna,
Moldovya soykırımını bile tanıdılar. Hatta Çanakkale savaşından dolayı
İngiliz, Avustralya, ve Yeni Zelanda soykırımını bile tanıdılar ya! Nasıl unuttunuz?
- Hımmm o zaman söyle, kokoreç yasaklansın.
- Aman efendim, onu yemeyi 2008 de bıraktılar.
- İsa aşkına ya! Ne bileyim? Kınayı yasaklayın, yakamasınlar.
- Ooooooo beyefendi, onu da çoktan bıraktılar.
AB başkanı düşünüp taşınır ve :
- Eee…o zaman Avrupa Birliğini dağıtın…!!!
***
POLİTİKACILARIN ALIŞVERİŞ SERÜVENİ
Politikacının biri yolda giderken gözü, yeni acılan mağazaya takılmış ve bir gireyim bakalım neler var demiş, girmiş mağazaya. Güler yüzlü bir tezgâhtar karşılamış.
Tezgâhtar: - Buyurun efendim, hoş geldiniz, mağazamızı tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Size nasıl yardımcı olabiliriz? Ne bakmıştınız?
Politikacı: - Merhaba, bana eldiven lazım.
Tezgâhtar: - Lütfen şu bolüme geçin, oradaki tezgâhtar sizinle ilgilenecek.
Politikacı: - Merhaba. Bana eldiven lazım.
Tezgâhtar:- Hoş geldiniz, kışlık mı, yazlık mı istiyorsunuz?
Politikacı:- Kışlık.
Tezgâhtar - Öyleyse lütfen şu bolüme geçin, oradaki tezgâhtar sizinle
ilgilenecek.
Politikacı:- Merhaba, bana eldiven lazım. Kışlık.
Tezgahtar - Merhaba efendim, deri mi yoksa yün mü ?
Politikacı: - Deri.
Tezgâhtar - Öyleyse lütfen şu bolüme geçin, oradaki tezgâhtar sizinle
ilgilenecek.
Politikacı:- Merhaba, bana eldiven lazım. Kışlık ve deri.
Tezgâhtar: - Merhaba efendim. Gerçek deri mi istiyorsunuz yoksa suni derimi?
Politikacı artık sinirlenmeye başlamış.
-Gerçek deri.
Tezgâhtar :- Şu bolüme geçin lütfen, oradaki tezgâhtar sizinle ilgilenecek.
Politikacı: - Eldiven istiyorum. Kışlık ve gerçek deri.
Tezgâhtar: - Tabi, kollarınızı uzatır mısınız, parmaklarınızı da iyice açın lütfen.
Politikacı: - Tabi, buyurun.
Tezgâhtar: - Yandaki bolüme geçin lütfen.
Politikacı:- Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz, ben eldiven istiyorum. Verin de gideyim!
Tezgâhtar - Telaşlanmayın, siz gerçekten nasıl bir eldiven arıyorsanız, size en uygun eldiveni alacaksınız. Biz sizi maksimum derecede memnun edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Eldiveninizin bu paltoya uygun olmasını mı istiyorsunuz?
Politikacı, birazda bağırarak: - Evet, der ve bir sonraki tezgahtarın yanına gider: - Ben kışlık, gerçek deriden, fermuarlı, bu paltoya uygun, bu ellere giyebileceğim bir çift eldiven istiyorum.
Tezgâhtar: - Tabi efendim. Fermuarlı mı olsun, çıtçıtlı mı ?
Politikacı:- Fermuarlı.
Tezgahtar - Su tezgahtarla görüşmeniz gerekiyor.
Tam bu sırada kapıdan içeri bir başka politikacı girer. Bir elinde altından beton parçaları dökülen klozet, öbür elinde tuvalet duvarından sökülmüş birkaç parça fayans, bağırır…
- İşte bu benim tuvaletim, buda tuvaletimin fayansı, d.tümü de dün size gösterdim, artık verin şu tuvalet kağıdınıL
(Aynı resmi kurumların bürokrasisi gibi değil mi?)
****
AKLINIZDA BULUNSUN: Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.