Köylünün evinde yangın çıkmış.
Eviyle birlikte ahırı, ahırda ki ineği, koyunu, samanı, buğdayı her şeyi yanıp kül olmuş.
Anlayacağınız, köylü çoluk çocuk dımdızlak kalakalmış!
Bu felaketi duyan o kentin milletvekili, bir sürü partili taraftarlarıyla birlikte geçmiş olsuna ziyaretine gelir.
Tabi, milletvekili gelince tüm köylü ve muhtar da oradadır.
Milletvekili geçmiş olsun dikeklerini ilettikten sonra:
-Ben şimdi Bakan beyi arayıp senin mağduriyetini bildirecem deyip cep telefonunu çıkartır…
-Aloo sayın Bakan, böyleyken böyle falan köydeki evi, ahırı ve hayvanları yanan köylü kardeşimin mağduriyetinin giderilmesi için derhal Kaymakama ve diğer ilgililer emir verin ve en kısa zamanda yardımlar gelsin, köylü kardeşimizin mağduriyeti giderilsin…
Ardından; Milletvekili orada bulanan Muhatara dönerek:
-Muhtar efendi söyle bakalım köyün başka bir eksiği var mı?
Muhtar:
-Var sayın vekilim! Aylardır cep telefonlarımız çalışmıyor…!!!
**********
YAVUZ HIRSIZ
Karı koca evlerine geldiklerinde; oldukça şık, takım elbiseli bi zat kapıyı kurcalamaktadır.
Ev sahibi adam:
-Ne oluyor lan! Sen kimsin? diye sorunca:
Kapıyı açmaya çalışan hırsız, adamın karısına dönerek
-Kocan evdeyse beni niye çağırdın? Demez mi…
Kocası kadına bakar:
-Bu adam ne diyor falan derken, hırsız yavaşça uzaklaşır ortadan kaybolur.
Öyle ki; bu olaydan sonra ki tartışmalar boşanma aşamasına gelir Allahtan konu komşu araya girer de adamı zar zor ikna ederler…
(Şimdi bu gerçek ve yaşanmış öyküden ne anlamalıyız?)
''Memlekette, Yoksulluk-Yolsuzluk Gırtlağa Çıkmış Ve Bunun Nedeni Kapımızı Kurcalayan Hırsız Olmadığını Zanneden Milyonlar Var! Maalesef…
************
MEMLEKETİN ÇİLESİ BİTMEYEN BÜROKRASİ
Bir milletvekili şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş.
Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş;
-İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni diye bağırmaya başlamış. O civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Milletvekili ;
-Bataklığa düştüm, kurtar beni.
Köylü;
-Geçmiş olsun, demiş ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani nerdeyse dönüp gidecek.
Milletvekili paniklemiş.
-Lütfen, bir dal uzat, kurtar beni, diye yalvarmış.
Köylü:
-Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Ben şimdi seni oradan çekip alsam hazineden almış olurum. Hazine malından bir şey almak suçtur!
-Sen, dalga mı geçiyorsun? -Ölüyorum. Kurtar beni, diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla...
-Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.
-Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem.
-Fakat seni böyle bırakacak değilim.
-Gidip Muhtara haber vereceğim.
-O Kaymakama, Kaymakam da Valiyi arar.
-Vali, Mal müdürüne talimat verir.
-Mal müdürü, kanuni mevzuata bakar inceler şayet hazine arazisi değilse, iİtfaiyeye emir verir ve seni kurtarırlar.
Milletvekili:
-Yahu.. Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.
Köylü gülmüş:
-Biz yıllardır bu memleketi şu baş belası bürokrasi bataklığından kurtarın diye yalvardık oy verdik dinlemediniz. Ben sana ölmezsin demiyorum ki: ölsen de bürokratik mevzuata uygun ölürsün!
***********
AKLINIZDA BULUNSUN: Bürokratlar, basit bir fikri olağanüstü derecede karmaşıkmış gibi sunma konusunda üstün dehaya sahip olan kişilerdir!